Hz. Peygamber’in vefatıyla sona eren Asr-ı Saâdet’in ardından yeni bir süreç başlamış, Hulefâ-i Râşidîn dönemi denen bu zaman diliminde Müslüman toplum birçok problem ve yeni durumla karşı karşıya kalmıştı. Ardından Muaviye b. Ebî Süfyan’ın Hz. Hasan’la yaptığı anlaşma sonrası halife olmasıyla yepyeni bir sürece daha girilmiş, Müslümanlar için Emevîler dönemi başlamıştı.
İşte bu tür çalkantılı süreçlerde, Arapların dehâ dedikleri bazı kişilerin ön plana çıkarak olayların gidişatına yön verdiği görülür. “Duhâtü’l-Arab” diye meşhur olan bu isimlerden olan Ziyâd b. Ebîh, asil bir soy veya güçlü asabiyet bağları olmaksızın, bilakis babası hakkındaki belirsizlikten dolayı zaman zaman tahkir de edilen bir kişi olmasına rağmen, kendi yetenek ve donanımlarıyla adından söz ettirmiş, Hz. Ömer döneminde başlayan siyasî kariyerini Muaviye döneminde zirveye taşımıştır.
Siyasî kabiliyetlerinin yanı sıra hitabet, edebiyat, fütûhât, ziraat, iktisat gibi alanlarda da gücünü ortaya koyan Ziyâd, çok yönlü kişiliğiyle tarihin, ilgi ve araştırmaya değer önde gelen isimlerindendir.