Çoğu insanın gri sadece bazılarının iyi olduğu bir dünyaydı burası ve bu dünyayı en iyi içinde yaşayanlar anlatırdı.
Mert:
-Ben Mert… Otuz beş yaşındayım. Babamdan nefret ediyor annemden ise ölesiye korkuyorum. Madde bağımlısı olduğumu hiçbir zaman itiraf edemedim. Beni tanıyınca acıyabilir yada nefret edebilirsiniz! Biliyor musunuz, ne hissettiğiniz umrumda bile değil… Ailesi tarafından sevilip sayılmayan sokaktakileri niye iplesin ki? Bu benim hikayem…
Süreyya:
-Ben Süreyya… Mert’ten sadece bir yaş büyüğüm. Kadınlık gururumu hiçe sayan, uzunca bir süre sadece bedenimi kullanan bu adamla birlikteyim. Bu kimin sınavı, bilmiyorum. Bildiğim tek şey bir uğursuzun peşinden savrulup durduğum…
Bu benim hikayem…
Faça Memet:
Ben Mehmet… Namıdiğer Faça Memet. Kırk beş yaşındayım ve İzmir’in en tehlikeli adamıyım. Yirmi yaşındayken haksız yere hapse düştüm, suçsuz olduğum beş yıl sonra anlaşıldı. İsim babam, onunla aynı koğuşta kaldığım kabadayılar kralı Jilet Kemal’dir. Tercihimi kötülükten yana kullandım ama kötülüğü ben yaratmadım. Kimse üstüne alınmasın! Bu, benim hikayem…
Necla:
Ben Necla… Mert’in annesiyim. Evlenip ayrılmış kadını gelinim diye kabul edemezdim. En ölümcül silahlarımı kuşandım ve oğlumu benden almaya çalışan o kadınla savaşmaya başladım. Düşmanıma indirdiğim her darbede zafer naraları atarken silahımdan çıkan kurşunların oğluma isabet ettiğinden habersizdim. Sevgi dolu bakışlarımı esirgedim ondan, bunu bir kerecik deneseydim yüzünün sarardığını, gözaltlarının morardığını fark edebilirdim belki… Bu, benim olmasa bile benim başlattığım hikaye.
Gökhan:
-Ben Gökhan… Sanırım yeryüzündeki iyilerden biriyim. Belki de bu yüzden gri olmayı hiç beceremedim…
Sahi… Bu kimin hikayesi?
‘’Yazarın akıcı bir dilde kaleme aldığı, her satırında heyecan ve aksiyonun var olduğu bu roman yaşanmış ve hala yaşanmakta olan olaylardan esinlenerek yazılmıştır…’’