Neden Yazmayı Tercih Ediyorum
Emekli oluncaya kadar, emekliliğin nasıl geçmesi gerektiğini hiç düşünmedim.
Etrafımdaki arkadaşların emeklilik hakkında söylediklerine bazen bir fikir ekler, bazen da hiç kale almazdım.
Nihayet emeklilik gelip kapıyı çaldığında; bir müddet bocaladım, şaşkın ördek gibi ne yapacağımı, ne yapılması gerektiğini bilemedim.
Lakin ne yapacağımı bildiğimi sandığımda; parklardaki banklarda tele dizilmiş kuşlar gibi oturan oldum, kahvehanelerde duman altında tıklım tıklım oturan ve televizyonlarda sık sık görüntülenen oldum.
Aslında insanoğlunun ölünceye kadar yapabileceği pek çok şey vardır: Bahçem yoksa saksım da mı yok deyip çiçek yetiştirdim. Resim boyası, mızrap yoksa kurşun kalemim de mi yok dedim, resim yaptım.
Bu konuda öz eleştiri yaptım. Kendime, bunlar sana yeni bir yaşamın kapısını aralar, sana bir amaç bağışlar ve sen yeniden doğmuş gibi yeni bir hayata başlamış olursun, dedim.
Boş geçen günlerim, sizlerden özür dilerim. Lütfen beni mazur görünüz, dedim. Ancak şunu da itiraf edeyim ki bu fikir analizleri beni 1985’deki gibi bir şeyler yazmaya iteledi.
Neticede, Zembil Hikâyeleri; Yabancı Kuşlar ile Atmaca ve Sinek Kuşu kitabından sonra, Türkiye’de yayınlanan üçüncü kitabım oldu.