Klasikler, ölümsüz oldukları için değil sürekli okundukları için de değerlidirler. Bizim, klasiklerimiz başlangıçta bazı eksiklik ve acemilikler taşısalar bile bu onların kurucu olma özelliklerini değiştirmez. Dil kadar hayat da yeniden kurulur onlarda. Dünkü nesiller tarafından ağır aksak da olsa okunan, ‘sevilen, hayatımızın bir parçasına dönüşen bu eserler bir kez daha ve günün zevkleri ve tercihleri gözetilerek çıkıyor gün yüzüne. Okundukça sevilecek bu eserler dünü selamladığı kadar geleceği kurmaya da aday. Aşk, dil, kurgu bütün saflığıyla göz kırpıyor. Sayfalarını açıyor. Yeniden... Bir psikoloji romanı olmaya adaydır Zehra. Bu özelliğiyle bambaşka yenilikler getirir edebiyatımıza. Başlı başına bir psikolojik durumu, kıskançlığı anlatır. Karakterler fizyolojileri ve çevresel şartların etkisiyle kıskanç Zehra ve âşık mizaçlı Suphi, insanımızın başka cephelerine denk düşerler.