Bir ülke ki; anaların çocuklarına doyamadan onları toprağa verdiği, babaların geleceklerinin kanla yoğrulduğu, gençlerin fidan fidan tırpanlandığı ve çocukların bedenlerine kurşunların yağdırıldığı ya da taciz yapıldığı coğrafya olarak anılır olsun.
Doğanın her şeyiyle yaşanılır kıldığı, insanlık tarihinin birikimlerinin harmanlandığı güzelim bir ülkenin, *zamansız ölümler diyarı*na dönüştürülmesine, yüreği yaşamdan ve emekten yana atan kim sessiz kalabilir? Yaşamı her gün kafa ve kol emeğiyle yeniden üreten genç bir emekçi olarak Halil Yeni, bu *karartma zulmü*ne sessiz kalmadığı gibi sanat emeğiyle hem tarihe not düşüyor hem de ülkenin toplumsal aydınlığına şiirsel öyküleriyle ışık yakıyor.
Haziran direnişinde yitirdiğimiz Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan gibi fidanlarımızdan oğlunun kemiklerini bile göremeden toprak olan Berfo Ana’ya, Güvenpark katliamında kaybettiğimiz canlardan Taybet İnan’a kadar sayısız insanın öyküsü, ilmek ilmek işlenmiş bu kitapta.
*Artık yaşanan her katliamdan sonra yaşıyor olmaktan utanıyor, bir özrü ve bir ömrü gidenlere borçlu hissediyoruz. Lütfen bizi affedin. Eğer hesabını sormazsak, siz hesabını bizden sormaya rüyalarımıza gelin.* diyen işçi sınıfımızın şair-yazar neferi Halil Yeni’nin davetine katılmamak mümkün mü? Elinizdeki kitap, her satırında vicdanınızı ve bilincinizi, ülkemizin ve insanlığın savaşsız-katliamsız ve sömürüsüz bir geleceğe kavuşturulması için daha çok harekete geçirecek.
İşte o geleceği kurma sorumluluğu, bu kitaptaki gerçek öykülerle yüreğimizde korlaşıyor…
- Müslüm Kabadayı