Ol yek katre idi deryayı devranda,
Kalbedemedi bir dem dahi cihanda.
İki satıra sırlanmış gizemli bir hayatın gayesi, asırlar sonra bir yolculuğun başlangıç noktası haline gelir.
Ne garip bir tesadüf ki, ben de yıllardır gark olduğu nedamet duygusundan bir türlü kurtulamamış bir zavallıyım.
Öncesi ve sonrasıyla, mutlak bir *şimdi*nin içinde eriyip kaynaşan hayatlar...
Bu deftere bir şeyler yazmak gitgide daha anlamlı olmaya başladı benim için. Bu anlamlı faaliyeti ömrümün daha evvelki safhalarında keşfetmiş olsam, her şey daha farklı olabilir miydi? Bilmiyorum, belki…
Pişmanlık, yalnızlık ve anlamsızlık içinde çırpınan bir ademin, Dünya’nın tepesine, Doğu ile Batı’nın bir olduğu yere, zaman düşümsel karşılığıyla *bir* olarak çıktığı, zaman ötesi bir yolculuğunun hikâyesi...