... Şuşa’ya girdiğimizde artık tan yeri ağarıyor, her yer açık şekilde görünüyordu. Şehre iki koldan girdik. Bir kolumuz Şuşa’ya dik, yalçın kayalıklardan, diğer kolumuz ise Şuşa hapishanesinin yanından sızmıştı. Hâlbuki Ermeniler bizim Laçın koridoru istikametinden saldıracağımızı düşünüyor, bizi o tarafta karşılamaya hazırlanıyordu. Onlar uyandığında biz şehre çoktan girmiştik. Şuşa semalarında uçuşan “Bayraktar”lar, “İHA”lar, SİHA”lar da düşmana göz açtırmıyordu. Ermeniler panik hâlindeydi, can derdine düşmüşler, silahlarını dahi bırakıp arkalarına bile bakmadan telaşla Hankendi’ne doğru kaçışıyorlardı.