"Kimseyle konuşmazdı o zamanlar da, şimdi de. Sıkı sıkıya sarıldığı bir alışkanlığı daha. Uzun süre bakamazdınız ona, sezdirmeden de olsa. İrkilirdiniz onu gözlemekten. Sanki " bir ben bakabilirim kendime " diyen sessiz bir anlaşma sürmüştür önünüze ve uyarsınız buna ister istemez."
"Edimler çoktan tüm gerçekliğini yitirmişti bellekte."
"Ona göre iki ayrı bellekteki iki değişik nesneye anı denemezdi ve bu yüzden de gerçekte anının hiçbir zaman olmadığını ve olamayacağını ileri sürerdi."
"Ayrışık kaplarımızda bir ilkeyi bozduğumuzun bilisinin erinciyle yumuşak ve o denli de küskün ette birleşecektik şimdide, bugünde."
"Ellerinde gizlerdi sessizliğini, sandalyeyi tutuşunda, bardağı boşaltışında. Sandalye de, bardak da irkilirdi yüzeyine dokunan bu olgun bellekli ellerden."
"Eğer yazıyorsam hala, bu, öykünün kendisini değil, bir yazamayışın öyküsünü içerecektir. Diyesim o ki, öykü, ellerin değil öykünün üzerine kurulacaktır."
Oturma Hastalığı` nda " tek yabancının kendi" si olduğu mekanı tercih eden kişisiyle akrabadır sanki Yüzeysiz` in bakılmaktan hoşnut olmayan kişisi. Bakana, bakanın belleğine, yorumuna bir güvensizlik belki de. `Dil` e, bu ` kurulmuş olan` a, toplumsal bellekte hazır getirilip kendisine aktarılan zihne mahkumiyetini görmenin; toplum kurulumunu yansıtan, onaylayan , tekrar eden ve kişiliksizleştirici `biz` liğini dayatan dilin saldırganlığını anlamanın tezahürleri Yüzeysiz`i katediyor.
Ağzını herkese ödünç vermeye yanaşmayan, belki de " Önce söz vardı " ya karşılık " Eylem vardı" yı tercih edecek bir anlayış. Raskolnikov`a nazire, bir ilkeyi bozmaya yönelme. " Çocuğumuz olmaz bizim" cilere nazire, "anılarımız / hikayemiz olmaz bizim"in hikaye edicisi.
Okur, edimlerle anıların, sözcüklerle belleğin tehlikeli dansı aracılığıyla öyküyü anlatanın yerine kendini koyacak olursa, dönüşlü bir cümlenin öznelliğine aday olabilir. Ama bu okur eğer " Ölüler, canlılar onların ölümlerini kaydetmedikleri sürece ölmüş değillerdir. " e katılıyorsa, Yüzeysiz`in öykünün ölümünü tescil ettiğinden kuşkulanabilir.