“Şehid ve tutuklular bir elmanın iki yarısı gibidirler. Aynı rengi, aynı tadı, aynı kokuyu taşırlar”
Bu, cezaevi idaresi ve cezaevi karakol komutanı tarafından da sıklıkla ifşa edilen bir gerçekti. Temsilci görüşmeleri esnasında bizzat 1. Müdür, ya da mahkeme gidiş-gelişlerinde Karakol Komutanı bu gençeği birkaç kez dile getirmişler ve “MGK`da sizden bahsediliyor, sizin durumunuz konuşuluyor da haberiniz yok” diyerek durumun vahametini ortaya koymuşlar ve bir nevi aba altından sopa göstererek gözlerini korkutmaya çalışmışlardı. Ama heyhat! Müslüman mahkumlar korkuyu bir koç gibi kurban edeli çok zaman olmuştu. Onlar, sadece Rablerinden korkarlardı. Ölüm ise, sürekli peşinden koştukları bir sevgiliydi onlar için....
Evet, Bingöl Cezaevi, tüm bu sebeplerden dolayı darbecilerin gözüne batmıştı. Bu göze batıştan dolayı darbeciler Bingöl Cezaevinin fonksiyonunu ortadan kaldırmak istiyorlardı.
Bu sayfalar arasında izzetli bir cezaevi direnişinin romanını okuyacaksınız.