Ayşegül Bilir’in deneme türünde kaleme aldığı bu kitap; hayata, doğaya, sevgiye ve insana dair ne varsa, çocuk gözleriyle bakışın bir eseridir. Bu satırlar, kimi zaman saman yolundan, sayısız yıldızlara, kimi zaman insanı gerçeğin içine çeken körfezdeki dalgın sulardan, uğur böceğine, küçük bir karıncanın çabalamalarından, varlığımızı anlamlandıran hoyrat bir dünyanın derin his ve duyguların dışavurumudur. Bu küçük dünya, hayatımızın kesiştiği, belki de kader yolumuzu belirleyen herhangi biri tarafından yakılan bir ateşle, körfezdeki dalgın suya derin bir bakışın, ateş böceğinin ışıltısıyla parlayan küçük gülümseyişler ve belki de onca hayal kırıklıklarıyla dolu hüzünlü bir hayat senfonisidir..
Hemen hemen hepimizin bilinçaltında yatan çocukluk çağlarına ilişkin yolculuklar, geçmişin altın çağlarını biz, çocuk gözleriyle geçmişin özlem dolu yıllarını yaşarız. Kırık dökük sevinçler ve hüzünlerden bir demet çiçek. İkiye bölünmüş, yarım kalan hayaller, ruhu besleyen acılar, pişmanlıklar ve daha çok hüzünlerle dolu, delişmen bir gençlik türküsüdür bu eser.
Ayşegül Bilir’in derin bir duyuş, naif gözlemleri ve neredeyse hayatımızdan çıkmış pek çok kelimeye yeniden can vermesi, hiç şüphesiz edebiyatımız için, her türlü takdirin ötesinde olduğunu da belirtmek gerekir.