Ve derinlerden kopan bir idrak ışığı, gevşeyen bedenimle birlikte yavaş yavaş silinip kararan şuurumun gölgelerinden kaçırabildiği bir tek manayı dudaklarıma ulaştırdı: "Allah!"
Biraz önümde tahterevallinin uçlarındaki iki çocuk korkudan sendeleyip düştüler ve ayarını kaybeden iki karşıt duygu gibi birbirine karışıp ağlayarak uzaklaştılar.
Etrafımdaki birkaç güvercin, yakın bir gazabı hissetmiş gibi ufuklarından ateş gibi kızıllaşan gökyüzüne doğru gagalarındaki taşları ebabil kuşlarının ülkesinde pişirmek üzere kanatlandılar.
Masumiyet, yeni doğmuş bebekteki gibi yaratılışın en temiz ve ilk yüzüydü!
Eğer ruhsal varlıklar maddeye etki ediyorlarsa bu ses ve bu sarsılma, kesinlikle Azrail`in gökten açtığı bir yarıktan yeryüzüne inmesiydi.
O sanki durunca tepetaklak yere çakılmaya namzet ve inmek için müsait bir pist arayan uçak gibi, fasit bir dairede de olsa her an uçmaya mecburdu. Yakıtı ya da umudu bitinceye kadar böyle devam etti ve yakıtı ya da umudu bitince yere çakıldı.
Vicdanıyla günahları arasına sıkışan bir insanın ürperten çıkmazları...
(Tanıtım Bülteninden)