Abdullah Rıza Ergüven, Yunus Emre`de büyük ustamızın şiir ve düşünce dünyasına ulaşmaya çalışır. Özgün yorumları, bilimsel çalışmalarıyla Ergüven, yazınımıza Yunus`u yeniden kazandımıştır. XIII. yüzyıl Anadolu`sunun kargaşık ortamında yetişen Yunus, XV. yüzyılın Fransız ozanı Villon`la karşılaştırılır, Türk yazınında ilk olarak. Büyük düşünür ve bilimcilerin görüşleriyle Yunus`un görüşleri oranlanır.
Eski çağlardan Yunus Emre`ye , İslam Gizemciliği, Yaşamöyküsü bölümlerinden sonra; Yunus`un insancılığı, toplumculuğu, evren, tanrı, sevi, ben, zaman kavramları, doğa betimlemeleri dile getirilir.
(Arka Kapak)
Yaşadığı toplumda eriyip gitmek şöyle dursun, eylemiyle topluma yön vermeye, düşünceleriyle toplumu etkilemeye çalışır Yunus. Başka bir deyişle; çağının insanları, olayları karşısında Yunus etkin, Villon da edilgendir. Etiyle, kemiğiyle, tiniyle yaşamın içinde buluruz Yunus`u:
Ben Ay`ımı yerde gördüm
Ne isterim gökyüzünde
Benim yüzüm yerde gerek
Bana rahmet yerden yağar
Yoksulluğun karşısında Villon gibi ağlayıp sızlamak şöyle dursun, varlıklı olmanın ötesinde iç varsıllığa gönerir:
Ben bunda geldim bu dem
Geri ilime giden
Sanma ki bunda beni
Altına mala geldim