Arif Dülger güzel ülkemin çeşitli şehirlerinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından teftişe gönderilmiş, bu vesileyle hem bu çok önemli görevini yerine getirirken kalan zamanını da şehir hakkında izlenimlerini yaşadıklarını, gördüklerini günlükler halinde not almıştır.
Bir müfettişin hâtıraları, günlükleri esas itibariyle bir sosyal bakış açısını da başat bir imge olarak hayatına katıyor. Gözlemleri haliyle üstlendiği işi ile de içiçe olduğu için daha bir önem kazanıyor. Böylesi hayati ve önemli bir görevi yerine getirmeye çalışırken yaşadığı ortamı, evinden, eşinden çocuklarından uzak oluşu da bir hasret yumağı ile dile getirilmiş oluyor. Tabii günlükleri tutan zâtın şair ve yazar oluşu da yazma eylemini, not alma durumunu dahi cazip hale getiriyor. Teftiş amacıyla gittiği yerlerin tarihi güzelliklerini görmeyi, gezmeyi de ihmal etmiyor. Bir şair duyarlığı içinde gezdiği yerlerin, gördüğü mekânların ruhuna nüfuz ediyor âdeta.
Kendi iç dünyasını da zaman zaman afişe ediyor. Yazmanın gerekliliği yanında, çekincelerinin de olduğunu ifade ediyor. Onu etkileyen günlüklerden söz ediyor. Cahit Zarifoğlu’nun “Yaşamak” adlı günlüklerini örnek olarak alıyor.
Günlükler önemlidir. Tarihi açıdan önemlidir. Bir insanın yaşadıklarını, gördüklerini, izlenimlerini yazması ve tarihe not düşürmesi, hayatın gerçeklikleri bakımından da yararlı görülmüştür. Tarih kendini unutturmamış olur böylece.
Yolu nereye düşmüşse nereye gitmişse işinin ustası olarak işini hakkıyla yerine getirmiş o yerlerin, mekanların, şehirlerin güzelliklerini inceliklerini de bir güzel gözlemlemiş kaleminin zarif hareketlerine havale etmiştir. Şair, yazar, müfettiş, kamu denetçisi Arif Dülger’in şahsında birleşen bu üçlü tarih, şuur, gözlem ile yurdun çeşitli şehirlerini işi dolayısıyla teftiş ederken kayıt altına almış, notlandırmış, böylece önemli izlenimlerini de tarihlendirmiş olarak bir esere dönüştürmüştür.
Günlükler, hatıralar edebiyatımız da önemli bir yere sahiptirler. Arif Dülger’in tarihe de bir vesika olarak takdim ettiği bu günlükler geçmiş diye adlandırdığımız geride kalan günlere ışık tutacak mahiyettedir. Geçmişi bilmeyen geleceği göremez düşüncesinden hareketle ‘Yolunu Arayan Su’ yun geleceğe umut taşımasını diliyoruz.
Nurettin Durman