Bildiğimiz; hayat yolunda yürürken, başıboş olmadığımızdı ve hayat yolunda çevirdiğimiz filmleri omuzlarımızdaki iki ilahi görevli kameramanın kayda almasıydı. Çevirdiğimiz filmlerin illa bir gün dev ekranlarla bize seyrettirileceğinden eminiz… Ömür sermayemizi harcarken çevirdiğimiz filmlerle kötülüğü de, iyiliği de kendi irademizle seçmiş olmamızın bir hesabı, bir faturası olacak elbette… Çevirdiğimiz filmlerle olgunlaşmayı yakalayabilmek ve sadeleşebilmek uğruna vereceğimiz gayretlerle ömrümüzün ağır yüklerinden, fazlalıklarından, gereksiz koşuşturmalardan, gereksiz insanlardan, gereksiz eşyalardan, gereksiz mal ve mülklerden, şan ve şöhretlerden, başıboş konuşmalardan kurtularak hayatımıza çeki düzen verebiliriz… Gördüklerimiz, emeklerimiz, alın terlerimiz, dost bildiklerimiz, savrulmalarımız, yorgunluklarımız, kırılıp düşmelerimize baktığımızda, bazı değerlerimiz, bazı kelimelerimiz, bazı yüklemelerimiz bazı insanlar için fazla olduğunu, bazı insanlar için az olduğunu görebilir, söyleyebiliriz de. Hayat bir imtihan süreci olduğuna göre ne yorulacağız, ne yoracağız, hakkın safında, haklının, mazlumun, masumun yanında yer alarak, çirkefliklere, zalimlere, zulümlere isyan ahlakımızla karşı duracağız… Hala nefes alabiliyorsak yaşadığımız dünyada; her yeni bir gün, her bir saat bizim için bulunmaz bir hediye, lütuf, nimet olabilir…