Sonra annem gelirdi yanıma; neden ağladığımı sorardı. Anlatırdım ona. O bir yandan burnumu silmeye çalışırdı. *Ağlama* derdi, *karıncalar vazgeçmez, yuvalarını yine aynı biçimde yaparlar, üzülme!*
Karşıda *çıkış yok* yazısı ve üşüşüyor karıncalar düşlerime.
Böyle zor zamanlarda bir menekşe hikayem gelir aklıma, bir de o karınca yuvaları. *Yeni doğmuş menekşe yapracıkları kadar olamıyor musun ve karıncalardan utanmıyor musun?* diye sorarım hep kendime.
Çocukluğumuzun, yitireceğimizi hiç bilemediğimiz, düşünemediğimiz o yoksul ama büyülü günlerimizin hikayesidir karınca yuvaları.
Vazgeçmemizin hikayesidir onlar.
Elimde hala yarı yanmış kibrit çöpleri. Dikiyorum karınca yuvalarının yanına.
Ve avazım çıktığı kadar haykırıyorum:
Yinede Hayat!*