Bizim yaşadığımız toplumda, genellikle hatıralar şifahi olarak nakledilir. Birkaç nesil geçtikten sonra hemen her şey unutulur. Kişi, ailesinin fertleri, onların hayat ve faaliyetleri hakkında hemen hiçbir şey bilmez. Ben de onlardan biriyim. Anne ve babamı biliyorum, dedem, babaannem ve anneanneme ulaştığım için onları da biliyorum. Fakat maalesef dedemin ve babaannemin annesi ve babası kim, isimleri ne, ne işle meşgul olmuşlar, hayatlarını nasıl ve nerede geçirmişler? Bunların hiçbirini bilmiyorum. Son günlerinde Anneannemin yüz yaşını aşkın olarak vefat eden annesi Şâkire Hanım’ı gördüm, ama babası kim, ismi ne, bilmiyorum. Tarihle meşgul olan bir kimse olarak, hiç olmazsa birkaç nesil öncesinin bilinmesi gerektiğine inanıyorum. Fakat bu gün ben, bu bilgilerden tamamen mahrumum. Bütün bunları düşünerek, ailemi, ailemin fertlerini ve özelliklerini, çocukluğumu, doğup büyüdüğüm memleketimi, uzun süren tahsil hayatımı, tahsil hayatı boyunca kendilerinden istifade ettiğim hocalarımı, onların hususiyetlerini, okuduğumuz dersleri, öğrencilik ve meslek hayatındaki arkadaşlarım ve meslektaşlarımı, karşılaştığım ve hakkında bir kanaate sahip bulunduğum kimseleri, daha sonraki nesle aktarmak ve onları bu konularda az da olsa bilgi sahibi kılmak istedim.