"Acılarla baş etmenin en güzel yolu onu kabullenmektir. Olanca zorluğuna rağmen kadere boyun eğmek, isyan etmemek; isyan demek kaçış demek, seni terk eden annene… Oysa bu o kadar zordur ki. Altı yaşında henüz tırnaklarını bile kesemeyen bir çocuk için dünya o kadar büyüktür ki, o köyün en son çitini aşıp annene gitmek, o yolu bulmak, o bilinmezlik, o korku, o yollar o kadar karmaşıktır ki, her seferinde gözün yaşlı, kaçtığın yere dönersin. Annem kararını vermiş, `Oğlum gitsin buradan, sahipsiz çoban olmasın bu köyde,` diye."
Bu kararı veren bir anne için mi yoksa yetim bir çocuk için annesinden, yuvasından ayrı düşmek mi daha acıdır, zordur? Yetimhaneden Hikâyeler`de yuvalardan yetiştirme yurtlarına uzanan bir yaşamın kahramanı küçük bir çocuğun yaşadıklarına; ona yaşatılan dünyayla nasıl baş ettiğine ve bu dünyanın içinde nasıl ayakta kaldığına tanık olacaksınız.