Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir. Bu beşiğin uyuturken büyüttüğü bebek, burjuva liberal demokrasidir. 12 Eylül gibi bir rejimin, Dünya Bankası gibi bir örgütün, şimdilerde Avrupa Birliği gibi bir ‘düveli muazzama’ gücünün yerellik politikası gütmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Piyasa sistemlerinde yerel yönetimlerin demokrasiyle ilişkisi elbette vardır; ama hangi demokrasiyle?
Yerel yönetimler bağlı oldukları merkeze göre renklenir. Merkez yoksa o da yoktur. Bu nedenle daha çok özerkleşme yolundaki her adım hep yeni bir merkeze doğru yaklaşma demektir. Günümüzde Ankara’dan özerkleşmeyi demokratikleşme adına kutsamadan önce sormak gerekir: Yeni merkez neresi?
Yerel kurumlaşma örgütsel-yönetsel bir sorun olmaktan önce siyasal toplumsal bir sorundur. Bu içerik, devrimci durum ya da altüst oluş dönemlerinde olanca açıklığıyla gözler önüne serilir. Toplumsal sınıfsal dengelerin görece yeniden kurulduğu dönemlerde ise içerik geri çekilir ve konu örgütsel-teknik bir görüntü kazanır. Sağdan ve ‘sol’dan liberal bakış görüntüye takılıp orada durmayı sever; böylece içeriği gizler.
Yerel Yönetimler: Liberal Açıklamalara Eleştirel Yaklaşım’da yerel yönetim araştırmaları üzerindeki liberal ipotek kaldırılmakta, bu olgu tarihsel bir yaklaşımla ve sorunun sosyoekonomik içeriği temel alınarak incelenmektedir.