Aynur Uluç`un "yer yatağı" isimli siir kitabı yayınevimizden çıktı. Yazarın biçimsel format olarak melez olan "az gittim çok döndüm" isimli ilk kitabı kasım 2013 `te yayınevimizden yayımlanmıstı. Yer yatağı" ise Aynur Uluç`un on bir yıllık siir serüveni sonucunda okura ulasan ilk siir kitabı. "Siir kitabı çıkarmak bilerek acele etmediğim bir seydi", diyen yazarımız Aynur Uluç "yer yatağı" kitabı hakkında sunları söyledi:
"Bu kitapla yaklasık yedi yıldır uğrasıyorum. Bunca yıl biriktirdiğim siirlerden illâ bir siir kitabı çıkarmak gibi bir derdim hiç olmadı. Ama kadının kendi sesini, bastırılan nefesini, kendi bedeniyle olduğu kadar erkeğin bedeniyle de keyifli tanısma hâllerini, seyretme-seyredilme talebini, o özel parantezde aska özgü hâlden hâle geçisleri; sözün kısası anlam dünyaları kurarken yıllardır öcü gibi korkulan cinselliği de korkusuzca siir diline aktaran askın yolculuğu var bu kitapta. Çağın gereği olarak karsımıza sürüldükçe normallestirilen "hız"ın içinde savrulmaya karsı anlam dünyalarımıza sahip çıkarak yasama çağrısının kadınca bir dille anlatımını içeriyor bu kitap. Kitabın anlatım dilini kadını yücelten bir yerden değil, erkeği yücelten bir yerden de değil; kadınla erkeğin birbirini kendisi olarak birbiriyle tamamlamasından keyif aldıkları bir askın tahayyülü üzerinden kurmaya çalıstım... Bir yolculuk olarak; temanın kitapta akıtılısını; nehir yatağının giderek yesillesip aktığı, yesillestikçe derinlestiği bir yolculuk olarak... Bu anlamda önümüzdeki süreçte "az gittim çok döndüm" ile birlikte artık "yer yatağı" ile de yollara düsüp bundan sonraki yolculuğu genis katılımlı etkinliklerle az gidip çok dönmelerle çoğalarak sürdürmek istiyorum. Bir kitaptan öte dünyayı içinde yasanmaya yakısır bir yer yapmak için süren çabanın araçlarından birisi olarak gördüğümü aktarmak isterim "yer yatağı"nı da. Bir barıs olacaksa bunu kadınların savasmaya değil çözüme odaklı yapıcı yaklasımlarının sağlayacağına inanıyorum.
Kadınların sesleri bir yandan engellenmeye çalısılırken bir yandan da çoğalıyor, çesitleniyor her geçen gün. Bu beni mutlu eden bir sey. Ben de yıllardır eril söylemlerle bastırılan kadın dilinin çoğalarak gürleserek çıkmasının kadınlar için olduğu kadar erkekler açısından da bir eksikliği gidereceğini, hayatı daha güzel bir hâle getirmek için harcanacak her türlü çabanın önemli olacağını düsünüyorum."