Batan güneş muhbir oldu, güneş kalpten doğacak.
Ve bu sabah güneşi gibi doğan nefesler
Bir zamanlar çarpan kapılarından rüzgarından,
Esintilerin, bozkırın, çiğdemin yaşandığı yerlerden doğacak.
Öyle bir güneş ki yakmayacağının garantisinin olduğu içli bir sevgi.
Çizikleri, kesikleri, acıları ya da hayatımızın kara tarihlerini silen
On sekiz ekimde can çekişen iki kalbin güneşi doğacak.
Biz bu haberle uyandık, yalancı çıkmadı batan güneş.
Sabrın, umudun, beklemenin adıdır mükafat
İyi ki doğdun güneş…
-------------------
Murat küçücük bedeniyle buz gibi odaların perdelerini araladı, defalarca uykuya daldı, saldı ruhunu İzmir`in sokaklarına. Kimse bakmaz etmez derken buldu Sema`yı... Önce derdini, sonra kalbini açtı: sonra hayatını açtı, adadı. Hep sevgiyi koydu evinin ortasına; gülüşüyle, bakışıyla, tatlı diliyle...
Sema da hep onu aradı Dursunbey`in kaldırımlarında, onu bekledi oturduğu çay
bahçelerinde, bulduğu gibi yumdu gözlerini sevgisine, huzurlu anlarına... Hep umudun anahtarı vardı ellerinde, açılmadık kapı kalmadı onlara. Hep kalpten niyet ederek baktılar önlerine. Hamd etmenin vücut bulmuş hâliydi onlar.
Bu yüzden bir imtihan size ne getirir bilemeyeceksiniz elbette ama unutmayın ki
sevginin olduğu yerde dünyayı döndürürsünüz. Umudunuz açsın dünyanızı, yürüyün yalın ayak yollarınızda.