Yeni Dünya, Sabahattin Ali’nin dördüncü öykü kitabıdır. Unutulan, görmezden gelinen insanların hayatlarının karanlıktan çıkartılarak görünür hale getirilmesi çabası Yeni Dünya’da çok daha sert, sarsıcı bir şekilde ortaya konulur. Taşra kasabalarındaki gece hayatı içinde sefilleşen erkekler, düşkün bir yaşantı içindeyken bile insanca davranabilen kadınlar, dengesiz, halka yabancılaşmış aydınlar, kardeşlerine bakmanın sorumluluğu altında perişan olan çocuklar ve çocuğunu yaşatmak için umutsuzluk içinde kapıları aşındıran anneler sırayla sahne alırlar.
Gördüklerini herkesin görmesini isteyen Sabahattin Ali, insanları yakalarından tutup oraya, yoksul hayatların karanlığa çekildiği yerlere götürmek ister. O kadar güçlü bir şekilde yapar ki bunu, her bir öykü kişisi sorunları, tutkuları ve arzularıyla somut birer insan olarak gözümüzün önünde belirir, elle tutulur bir varlığa dönüşür.
Yeni Dünya’da, *bütün teferruatıyla hayatı ihtiva eden* öyküler yer alıyor; özlemleri ve hayal kırıklıkları, bencillikleri ve cömertlikleri, iyicil ve kötücül yanlarıyla hayat içinde varolan insanların anlatıldığı öyküler...