Unutmuştu adam sevmeyi, ait olduğu şaşaalı fakat soğuk duvarlı, karanlık malikanesinde... Atını şahlandırırken Mist Vadisi’nden aşağılara, sisler arasında kaybolurdu düşleri gibi. Bir tek parmakları dokunurken piyanonun tuşlarına, herkes o zaman görürdü ruhundaki ışığın yansımasını... Sonra o geldi uzaklardan, Emily... Büyülü bakışları ile çözdü bütün düğümleri... Gülüşü ile eritti bütün karları ve korkular saldı adamın yüreğine... Emily güzelliği ile herkesi kıskandırdı ve yeni ev sahibesi daha onu ilk görüşte kovduğunda, gidecek ne yeri vardı ne de sığınabileceği bir akrabası. Gloria`nın efendisi korudu onu, bir süre daha kalmasına izin verdi ancak bir şartla. Çok yakında onun bulacağı bir işi kabul edip gidecekti uzaklara. Bu çaresiz bekleyiş sürerken aralarındaki yakınlık bir tutkuya dönüşüverdi. Ve sonra Emily büyük aşkını arkasında bırakıp gitti... Bitmişti, herkes yeni bir başlangıç yapmaya hazırlanıyordu. Sonra hiç kimsenin beklemediği bir şey oldu. Emily ve Arthur`un uzaklaşması, aralarındaki bağın daha da güçlenmesine sebep oldu.