Yedi Tepenin Renkleri geleneklerimizde her sene zevkle kutlanan Hıdırellez Bayramı ile başlar ve okuyucuyu İstanbul’un tarihî yerlerinde bir maceraya çıkartır. Okuyucu kendini birden bilinmez bir sırrın peşine düşerken buluverir. Efe, Melis, Deniz, Tuna, Nevra, Esra ve Fasulye (Fasulye tabii ki de gerçek bir isim değil. Sadece ona öyle sesleniyorlar.) Hıdırellez Bayramı’nda Çamlıca Tepesi’ne giderler. Etraf birden gökkuşağı renklerine boyanır ve bu sırrı çözmek için Hatti adlı bir balıktan yardım alırlar. Dünya bir anda durur. Her şey hareketsiz kalır. Bu sırrın çözüleceği ana kadar da devam eder. Romanda bundan sonra neler yaşanacağı ve bu sırrın nasıl çözüleceği ise sayfaların içinde yer alıyor. Arkadaşlık, birlikte hareket edebilme, birbirine saygı duyma, mahalle kavramı, büyüklerle nasıl iletişimde bulunması gerektiği gibi pek çok değeri içinde barındıran kitap aynı zamanda İstanbul’un yapı taşlarından olan Kız Kulesi, Ayasofya ve Arkeoloji Müzesi’nin de kapılarını bizlere aralar.