Söz, insanla vücut buldu. Sonrasında bir mucize daha gerçekleşti ve yazı ile buluştu. İki sevgilinin vuslatından başka bir şey değildi esasen bu, meyvelerinden bugün hep beraber faydalanıyoruz.
Bir de kalem erbabının söz ve yazı ile yaşadığı aşk var ki, her türlü tanımlamanın üzerinde boyutu. Gönül gönül dökülür kalemden duygular, ilmek ilmek işlenir her sözcük; yazma sevdalısının tutkusunun izahı çok da kabil değildir.
Bu kitap bir Yaratıcı Yazarlık kitabı değil, öyle bir iddiası yok, fakat daha fazlasını içeriyor, işin felsefesine iniyor kendince; nasıl yazmalı, ne yazmalı, yazmaktan korkulur mu, yazmak kolay mıdır, yazı sevdalısının hangi konuda bilgi birikimi olmalıdır, yazarken hangi hususlara dikkat etmek gerekir, yazının içeriği ne olmalıdır, bir edebi eserin temel özellikleri nelerdir, sanatçının olmazsa olmaz ihtiyaçları var mıdır, tabuları yıkmak ne derece önemlidir gibi yazma tutkusu ve yazı ile ilgili pek çok sorunun cevabını arıyor.
Hangi edebi tür ilgi alanına girerse girsin, tüm kalem erbabının müşterek özellikleri ve ortak paydaları olduğu fikrinden hareketle, bu kitabımızın yazma eylemine gönülden bağlı herkesin baş köşesinde yer bulacağı ve “Yazmak Ya Da Yazmamak!” meselesinin çözümüne katkısı olacağı düşüncesiyle “doğru rota ile yeni ufuklara” yolculuğumuza devam ediyoruz.