Sözlü iletişim ortamında vukû bulan dinleme alışkanlıklarından okuma pratiğine geçerken, bir dinleyiciden okura evrilen her okur, Kafka’nın ünlü hikâyesinin adı değiştirilerek söylenecek olursa artık yazının önündedir. Okuma tecrübesi içinde okur, başkası değil yalnızca kendisi için açılacak bir kapının önünde durur. Yine de okurun yazı önünde olmaklığı vurgusu, bir metni anlama ve yorumlama tarihinde Platon’dan Derrida’ya değin süregelen yazı/ses karşıtlığında yazıyı merkeze alan bir tavır olarak görülmemelidir. Okurun anlam üretmesinde yazının açmış olduğu imkân alanı kadar, tamamen yazı içine hapsolarak metnin söyleyen, konuşan dünyasından uzaklaşmanın yol açacağı sorunlar mevcuttur. Okurun edebî metin karşısında anlam üretmesi yazı önünde, ancak metnin söyleyen dünyası eşliğinde gerçekleşebilir.
Yazının Önünde: Edebî Metnin Anlamının Teşekkülünde Okurun Rolü, sahip olduğu hermenötik perspektif eşliğinde, okurun yazı önündeki anlam arayışını, Batılı teorik tartışmaları dışarıda bırakmadan ve son dönem Osmanlı edebiyatında dönüşen okuma ve anlama ortamını dikkate alarak irdeliyor. Çalışmada, yazılı kültüre aşina okurun inşasında Ahmet Mithat Efendi metinlerinin üstlenmiş olduğu role, Halit Ziya Uşaklıgil ve Hüseyin Cahit Yalçın’ın okurluk tarihinde söz konusu olan dönüşüm üzerinden yer açılırken, Türk Edebiyatında modern okur sorunu Ahmet Mithat Efendi okumalarında görülen fenomenolojik boyut üzerinden tartışılıyor.