Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmadaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti.
Özdenören, Yazı, İmge ve Gerçeklik’te yazma etkinliğinin gerçeklikle ilişkisini ele alan denemeleri bir araya getiriyor. Yazar, okur, yazı, yazma, imge ve gerçeklik konularını kendine has üslubuyla irdeliyor. Kitabın dayandığı ana fikir şu: edebî metni ortaya koyan yazar, görünür gerçekliği imgeyle dönüştürür ve böylece gerçekliğin özünü keşfeder, bu anlamda yazmak bir keşfetme deneyimidir. Özdenören, genel olarak yazarlık deneyimini irdelediği bu eserinde nasıl yazıyorum sorusunu da cevaplandırıyor ve kendi yazma serüveni hakkında da dikkate değer ipuçları veriyor.