Kimbilir hangi güzelin rüzgarından etkilenmiş bir çobanın yanık kavalını dinlemek, kuzulukta körebe ve köşe kapmacayla eğlenmek, yosun tutmuş taşlardan kına yakınmak, taşlıkta sinen bitti, mandırada elim sende oynamak, kırda totuk yuvarlamak, kaybolan bir kara keçiyi bulmak için kömüş mandırasına gitmek, ekine giren bir ineğin arkasından seğirtmek, Çalıtarla`da davar beklemek, Alipınarı`nda görpe gütmek, Kıran`da bir kuşluk vakti, bir ekin tarlasında, pelitlerin gölgesinde fetil yemek, pınar başında bulgur kaynatıp harmanda çulların arasında yatarak sergü beklemek, gözden uzakça bir pınarın peteğinde çimmek, baharda çam tepelerinde iliç soymak, küle patates gömmek, dastarın arasında fırından yeni çıkmış pağaç yemek, kararmış demliklerden yayla suyu ile çay demlemek, isli gaz lambasının loş aydınlığında sohbet etmek, pilleri bitmek üzere olan bir radyodan türkü dinlemek, yayla evinin tepesinde bir sırığın ucundaki fırıldağın geceleri sesini duymak ve gün ağarmadan uyanıp her sabah serinliğinde yeniden doğmak...