Hangimizin hayatında ihmal ettiğimiz, bir türlü zaman ayıramadığımız, son anda vazgeçtiğimiz veya yarım bıraktığımız şeyler yoktur ki? En çok ihmal ettiklerimizin başında sevdiklerimiz gelmez mi? Bir koşuşturma içinde günler akıp giderken genellikle işimizle ilgili önceliklerimizin kurbanı olup aslında hayatı ıskaladığımızın farkına varmayız. Lee Kravitz’in bu durumun farkına varmasını sağlayan şey beklemediği bir anda ve üstelik 50’li yaşlarında işsiz kalması oldu. Ve bir sarsıntının ardından, bu durumu kaçırdıklarını yakalamak, hayatını ve kendini dönüştürmek için müthiş bir fırsat haline getirdi. İşsiz olduğu o bir yıl içinde on seyahat yapan Kravitz o zamana kadar yarım bıraktığı şeyleri tamamlamaya yöneldiğinde aslında kendisini tamamladığının farkındalığını kazanmıştı. Bir bakımevine terk edilip unutulan yaşlı teyzesinden Afrika’nın ortasında söz verip unuttuğu bir çocuğa kadar, çeşitli kişilere yapılan bu yolculuklar Kravitz’in hayata bakışını ve önceliklerini tümüyle değiştirir. Kravitz sevgiyi, dostluğu, vefayı, şefkati, dayanışmayı, sabrı, ellerin ve kalplerin buluşmasıyla yaşadığı farkındalığı akıcı bir üslupla anlatıyor. "Kravitz samimiyetle yazıyor. Deneyimleri öyle etkileyici ki, her okuyan kendi yarım bıraktığı şeyleri tamamlamak isteğine kapılacak ve harekete geçecektir."-Washington Post-"Bu seyahatlerinde yaşadığı farkındalıklarla hayatını yeniden anlamlandıran Kravitz bir yığın saçma ve değersiz şey içinde kaybolmaktan kurtuluşun yollarını gösteriyor." -Kirkus Reviews-
Yayınevi
:
Kuraldışı Yayınevi
2. Hamur