Tükendi
Stok AlarmıÖzürlü bir bireyin anne babası olmak çok zor; bunları anlatmak, yaşadıklarımızı anlatmak daha da zor. Benim B’den önceki ve B’den sonraki hayatım var ama hayat devam ediyor. Üç çocuğumuz daha var, yaşamak zorundayız ve B’yi de yaşatmak zorundayız. “Hayat,” derler ya “süprizlerle ve acılarla doludur.”, bir gecede hayatım tersine döndü ve bu terse dönmeyi bir yıl anlayamadık. Bir yıl sonunda anladık ama biz bizlikten çıkmıştır. Örneğin, birileriyle, arkadaşlarımla konuşurken gülmem gerekiyordu ama gülemiyordum. Çünkü hep, eğer gülersem “Benim çocuğum hastanede yatarken ben gülersem etraftakiler ne der?” diye kaygılanıyordum. Ağlamam gereken zamanlarda da ağlayamıyordum, birileri gördüğü zaman “Hep ağlıyor” derler diye. Anlayacağınız hep ikilem içinde yaşıyorum. Yapılacak en kötü şey Tanrı’ya küsmekti. Babalar sevgilerini, ilgilerini, özlemlerini, üzüntülerini sözlü olarak belki dile getiremeyebilirler ama mutlaka içlerinde çok büyük fırtınalar kopuyordur. Ben şanslıyım, zor da olsa dile getirebiliyorum. Babalar sert gözükür; uzlaşılmaz, yaklaşılmaz, erişilmez gözükür ama halbuki hiç de öyle değildirler. Onların o suskunluğunda, içe atmalarında çok daha farklı bir sevgi, çok daha farklı duygular yüklüdür. Aile bir bütündür, baba da ailenin bir parçasıdır ve bu işte başarıya ulaşılmak isteniyorsa babanın mutlaka desteği alınmalıdır. Hatta sadece anne baba değil, ailede kim varsa bu çabaya katılmalıdır.