İnsan hakları arasında seçkin bir yere sahip yaşama hakkını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ışığında inceleyen bu kitap, üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, yaşama hakkı kavramı ve sınırları ele alınmıştır. Bu kapsamda, yaşama hakkıyla ilgili oldukça tartışmalı konular olan kürtaj, ötenazi, açlık grevi ve ölüm cezası konuları üzerinde durulmuştur.
İkinci bölümde ise, yaşama hakkını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 2. maddesi çerçevesinde devletin yükümlülüklerine yer verilmiştir. Öncelikle, devletin negatif yükümlülüğü kapsamında, zor kullanılmasından kaynaklanan ölüm (ve yaralanma) olaylarıyla ilgili AİHM kriterleri ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Daha sonra, devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında, bireyleri diğerlerinin şiddetine (cinayete) karşı koruma, kendisine (intihara) karşı koruma, yaşamı tehdit eden risklere karşı koruma ile tıbbi hata ve ihmallere karşı koruma yükümlülükleri ayrı başlıklar altında ele alınmıştır. Bu bölümde, ayrıca, yaşama hakkının yasayla korunması ve kolluğun eğitimi konularına da yer verilmiştir. Son olarak, yine devletin pozitif yükümlülüğünün usule ilişkin bir gereği olan etkin soruşturma yapma yükümlülüğü de ayrıntılı şekilde incelenmiştir.
Son bölüm olan üçüncü bölümde, genel olarak, ikinci bölümle paralel başlıklar kullanılmıştır. Yaşama hakkıyla ilgili AİHM içtihatları, daha çok Türkiye özelinde değerlendirilmiştir. Bu bölümde, AİHM kararlarıyla ilgili istatistikî verilere, grafikler de kullanılarak, yer verilmiştir. Ayrıca, AİHM önünde çok sayıda ihlal kararına neden olan ve yaşama hakkının "ağır" ihlali olarak kabul edilen gözaltında ölüm olaylarına, kayıp kişiler sorununa, faili meçhul cinayetlere ve genellikle bu bağlamda gündeme gelen, zamanaşımı ve soruşturma izni konularına değinilmiştir. Askerde intihardan kaynaklanan ihlallere de, yine bu bölümde yer verilmiştir.
Mümkün olduğunca sade ve anlaşılır bir dil kullanılan bu kitabın, teorisyenlerin yanı sıra, özellikle hâkim, savcı, avukat ve kolluk görevlisi gibi uygulayıcılara da faydalı olması ve bu bağlamda, adli ve idari pratiklerin AİHM kararları doğrultusunda değişimine katkı sağlaması ümit edilmektedir.
Bu kitap, ayrıca, devletin sorumlu olduğu düşünülen ölüm ve yaralanma olayları hakkında Anayasa Mahkemesi`ne ya da AİHM`e bireysel başvuru yapmak isteyenler için ideal bir kaynak niteliğindedir.