Antakya`m hoşgörünün başkenti, dillerin ve dinlerin harmanlandığı, kültürel zenginliklerin yanı sıra özel insanların yaşadığı nadide bir şehirdir. Geçmişte defalarca yok olan ve yeniden kurulan bu coğrafya içerisindeki şehir birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Uzun Çarşı`da uzun uzadıya gezmediyseniz ben Antakya`ya geldim demeyin. Uzun dar sokaklardan geçip eski parke taşlarda ayağına kaymadıysa eski Antakya`yı gezdim demeyin. Musa Ağacı`nın gölgesinde soluklanıp Defne Şelaleleri`nde serinlemediyseniz üzgünüm çokşey kaçındınız derim. 04.17 gelip çat madan önce her şey çok güzeldi. Kardeşçe yaşıyorduk,
kimse kimsenin hayatına dil uzatmaz, hepimiz gerektiğinde tek yumruk olmayı bilirdik. O gece, 6 Şubat 2023 tarihinde saatler 04.17`yi gösterdiğinde bütün güzelliklerin ve ihtişamın son bulduğu 1,5 dakikalık zaman diliminde bizler; geçmişimizi, geleceğimizi, tarihimizi kısacası bizi biz yapan unsurları ardımızda bıraktık. Acılarımızın telâfisi yok, hiçbirimiz ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ama küllerinden yeniden doğacaksın
Antakya`m. Mustafa Kemal Atatürk`ün hasta yatağında bile tek derdinin Antakya`yı anavatana kalmak olduğunu ve ölmeden hayalini bir şekilde gerçekleştirmeye çalıştığını hepimiz biliyoruz ve onun emanetine sonuna kadar sahip çıktık ve çıkmaya devam edeceğiz. Asrın felâketi ile yok olan güzelim memleketimiz tekrar ayağa kalkacaktır, buna inanıyorum, sizler de inanın...