Kara gözlerine iyice oturttuğu gözlüğünü, burnunu ucuna kadar getirdi ve gözlüğün üzerinden etrafı iyicene bir süzdü. Karşı alt ranzada yatan, yayvan dudaklı, patlıcan burunlu, kara gözlü, kırçıl sakallı, saçları yer, yer ağırmış olan, Yasin’in kendisine baktığını fark etti.
-Hayrıdır bizim oğlan, ne diye bana bakıp duruyorsun?
-Neye olacak Yâren! Senin etrafı nazlı nazlı süzüşüne bakıyorum. Peki sen niye etrafı böyle süzüyorsun?
-Bende dertleşecek birilerin arıyordum, baktım ki herkes uyurken sende bana bakıyorsun.
-Ne o! Anlatacak bir hikâyen mi var yoksa?
xxxxxxxxxx
Mehmet Ünver’in hikayeleri kitabın adı “Yarım Kalmış Hikayeler” gibi hayatta devam eden ve edecek olan hikayelerden oluşmaktadır. Uzun soluklu bir çalışmanın eseri olan hikayelerde yer yer yöresel sözcükler kullanılmıştır. Buda bize şunu ifade edebilir mi diye aklımıza bir şey gelmektedir. “Coğrafya mı yazarı, yoksa yazar mı coğrafyayı doğuruyor.”
Yazar iyi bildiği coğrafyayı ve insanını nasıl anlatmalı dürtüsüyle oluşmuş Mehmet Ünver’in hikayeleri. Yani coğrafya bir yazarı doğuruyor. O yazarda coğrafyasını ve insanını en iyi bir şekilde anlatmak, tanıtmak için eserini okurun önüne seriyor.
İyi okumalar/ Baygenç Yayıncılık