“Yaratıcılığın tamamen insana özgü bir şey olduğu fikrini geride bırakmaya hazır mıyız?”
Bir zamanlar, yaratıcı fikirlerin hep özel insanlardan çıktığı düşünülürdü. Yaratıcı dâhiler, avangard sanatçılar, topluma ayak uydurmakta zorlanan farklı kişilikler… Oysa günümüzde, her bireyin kendine has bir orijinalliği olduğunu fark etmek, “yaratıcı olma” halini yeniden masaya yatırmamıza, sanatçıyı, mucidi, filozofu kendi içimizde aramaya başlamamıza yol açtı.
Yaratıcılık, yaşamın sürekliliği için vazgeçilmez öneme sahip. Eski yapı ve düşünceleri alaşağı ederek dünyanın gelişmesine imkân tanıyan bir müttefik.
Jan Løhmann Stephensen sanatçılardan, filozoflardan, bilim insanlarından ve kendi deneyimlerinden örnekler vererek kolektivizm ve akışkanlığa dayanan yeni bir yaratıcılık teorisi geliştiriyor. Hepimizin alışkanlıkla her an kullandığımız bu derin kavrama tarihsel ve çağdaş bir bakış açısı getiriyor.
DERİN DÜŞÜN dizisi 2 milyondan fazla satarak bilimsel araştırmanın okura iletilme biçiminde devrim yarattı.
Cep boyutuyla dolu dolu bilgiler sunan Derin Düşün, her kitabı belirli bir konuyu akademik bir ciddiyetle araştırarak ilgi çekici ve okuyucu dostu tarzıyla her yazarın kendi alanına olan tutkusunu yansıtıyor. Kültürün ve toplumun evrensel yönlerine odaklanması, estetik tasarımı ve metinde ilginç noktaları ayrıca göstermesiyle de geniş bir okuyucu kitlesinin beğenisini kazandı.
DERİN DÜŞÜN kitapları bilimselliği ve bilimsel bilgiye erişim açısından, salt bir metinden daha fazlasıdır.