Arnavut yazar Namık Dokle’nin, klasik bir polisiye roman tarzında kaleme aldığı ve İskandinav polisiyesine özgü gizem unsurları taşıyan *Yarasa Günleri* adlı eser, 20. yüzyılda totaliter rejimin Avrupa kıtasında, bilhassa Balkan yarımadasında hüküm sürdüğü dönemleri heyecanlı bir şekilde yansıtmaktadır.
Romanın kahramanı olan biyoloji profesörü, dönemin Yugoslavya sınırında bulunan bir Arnavut köyünde ortaya çıkan kuduz salgınının nedenlerini araştırırken, paranoid siyasetin asker ve polisleri, medeniyetten uzaktaki köylerinde kendi hallerinde yaşayan insanlar arasında korku salıyor. *Yarasa Günleri* adlı roman, türünün en önemli özelliği olan gerilimin yanı sıra, Namık Dokle’nin usta kalemi sayesinde, en önemli yapı taşlarını efsanelerin oluşturduğu ücra bir köyün etnografik özelliklerini de en ince ayrıntısına kadar resmetmektedir.
Namık Dokle’nin kaleminden çıkan Yarasa Günleri, dünya edebiyatının en önemli eserlerinin evrensel dürtülerini kapsayan şiirsel anlatımın çerçevelerini belirleyerek, bilim ile rejim ideolojisi arasındaki sonsuz çatışmanın içerisinde bireyin iktidar çıkarları ile olan kavgasını konu almaktadır.