Sen hiç yalnızlığına kahve ısmarladın mı?
Oturup, onunla bir demlik çayı paylaştın mı?
Ne biliyim anla işte! Koca yatakta hiç yalnızlığına sarılıp, uyuya kaldın mı?
İşte! Bu kitabın sayfalarında adımlarken voltaların bile yalnız, çığlıkların yalnız, adın yalnız...
Hislerini kaybetmemek için direten bir adamın tınısı, sözcükleri boğazına düğüm düğüm eden bir kadının bakışı, oyuncağın: kaybetmiş bir çocuğun haykırışı bu yalnızlık... Gözle görünmez, kucağına alıp saramazsın; yükü ağırdır bir kalpte taşıyıp da yürüyemezsin misal... O vakit sende de koca bir yalnızlık büyümüş, sessiz sessiz sarmış her yanını, koşup gelmiş içine içine düşmüş. Anla işte! Yüregine fisıldamış adamın bu yalnızlık...
Mustafa Tenker