Yalnız Gezerin Düşleri, Jean-Jacques Rousseau’nun son yapıtıdır ve İtiraflar’ına eklediği son bir bölüm gibidir.(…) Ölümünden üç aydan kısa bir süre önce yazılan ve tümüyle Madame de Warens’in anısına ayrılan onuncu gezi metni, tamamlanamadan kalmıştır. Yaşamının son yıllarında toplumdan iyice uzaklaşan ve insanlardan kaçan Rousseau, son günlerini ruhuyla konuşmaya, kendini incelemeye, dünyanın onu içinden çekip çıkaramayacağı o biricik tatlı dinginliğe (à la seule douceur que le mon-de ne pût lui ôter) ayırmak istiyor; bir yandan belleğinin zayıflamasından yakınırken, bir yandan da anımsayabildiklerini kaleme alma sözü veriyordu. (…) Okumayı ilginç kılan çok hoş anekdotların ve betimlerin bulunduğu Yalnız Gezerin Düşleri üzerine kısaca bir değerlendirme yapmak gerekirse şunları söyleyebiliriz: Bunlar; yorgun, cesareti kırılmış, insandan ve toplumdan kaçışın giderek hırçınlaştırdığı bir ruhun avuntularıdır. İtiraflar’la aynı yazınsal değere ve aynı çekiciliğe sahip oldukları da kuşkusuzdur.