1884 yılında Balıkesir`in Gönen ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babası Yüzbaşı Ömer Şevki Beydir. Ömer Şevki Bey`in görevi nedeniyle önce İnebolu sonra Ayancık ve son olarak İstanbul`a yerleşmişlerdir. Ömer Seyfettin önce Mekteb-i Osmanî`de, daha sonra 1893 yılında Askerî Baytar Rüştiyesi`nde öğrenim hayatına devam etmiştir. Daha sonra 1896 yıllında Edirne Askerî İdadîsi`ni ve 1900 yılında ise İdadî`yi bitirerek İstanbul`a dönmüştür. İstanbul`a geldiğinde ise Şahâne`ye başlamış ve Mezuniyetten sonra, piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik`de bulunan Üçüncü Ordu`nun İzmir Redif Tümeni`ne bağlı Kuşadası Redif Taburu`na tayin edilmiştir. 1906 yılında ise İzmir Jandarma Okulu`na öğretmen olarak atanmıştır. Bu durum Ömer Seyfettin için dönüm noktası olmuştur. Çünkü İzmir`deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle vesile olacaktır. Ömer Seyfettin, batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik`ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik görmüş, Necip Türkçü`den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler almıştır. Balkan Savaşı başladığında yeniden orduya çağrılmış ve Yanya Kuşatması`nda esir düşmüştür. Esaret altında iken sürekli okumuş ve "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazmıştır. 1913`te esareti bitince İstanbul`a dönmüş ve 23 Ocak 1913`te Enver Paşa`nın organize ettiği Bâb-ı Âli Baskını`na katılmıştır. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirilerek; burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazmıştır. 1914 yılında Kabataş Sultanisi`nde öğretmenlik görevine başlamış ve bu görevini ölümüne kadar sürdürmüştür.