*Özkan Abi’ye en gıllıgışlı, köstümlü, makyajlı, zahmetli karakterler düşer. Bir keresinde isyan ettiğini hatırlıyorum, *Oğlum bi normal adam yaz bana artık,* diye.
Cem Yılmaz
Yahşi Batı
*Bizi, bize en iyi anlatan adam* konumundaki Cem Yılmaz, Yahşi Batı’da bu özelliğini Aslan Cinotri’lerin topraklarında bir kez daha inşa ediyor. Filmin genel iskeletine göz atıldığında da esprilerin çoğu, bu kez Türk olmanın, Batı (ama daha çok da Western) âlemindeki çelişkileri üzerine kurulmuş. Matbaanın geç gelmesinden *Bizi dört karılı biliyorlar ama kimse ‘Yedi Kocalı Hürmüz’den bahsetmiyor*a uzanan halkada, Yılmaz bütün zekâsını ve *ince görme* yeteneğini konuşturmuş. Arada da mesela Şerif Lloyd’un hem kanun adamı hem de papaz olmasından mütevellit, kişiliğine yönelik *din ve devlet işlerini ayırması* yönündeki uyarı türünden *hırsızlık*lar da var.
Kızılderili âlemlerindeki *Barış Çubuğu Partisi* sahnesi ise mükemmel. Ayrıca Aziz Bey’in Suzan’a yazdığı sahne de G.O.R.A.’daki Brad Pitt’i överek başlanıp ama sonuçta Rasim Öztekin yüzünden nihayete erdirilemeyen sahne kadar hem başarılı hem de sonuç bakımından (bu kez öpüyor) daha bir *sonuç verici*.
Binaenaleyh, Yahşi Batı, Cem Yılmaz’ın sinema serüveni içinde o kıvrak zekâsını, gözlemciliğini ve çelişkilerimizi yüzümüze vuruculuğunu bir kez daha kanıtlıyor. Senaryosu, rejisi ve oyunculuklarıyla...
Uğur Vardan