“Yaşamı boyunca asla kendisi için bir şey yapmamıştı. Hep başkalarının istekleri, yönlendirmeleri veya direktifleriyle hareket etmek durumunda kalmıştı. Zaten büyüklerine karşı ne itiraz edebilecek bir yapısı ne de gücü vardı. Cehalettin, yokluğun, yoksunluğun ve de iletişimsizliğin kol gezdiği, ilkelliğin zirvesindeki bu dağ başında insandan aksi bir durum beklemek saflık yerine şaşırtıcı olurdu. Bu işler bir nevi alın yazısı, değişmez kaderiydi sahipsiz gençlerin… Ne sevgiden murat alabilmişti ne de şefkat görebilmişti…”