Benim, senin, bizim öykülerimiz bunlar. Kaygılanmamak için seçim yapmak zorunda kalmayacağı, olabildiğine sıkıcı bir yaşam sürdüren kişi benimdir belki. Kaygısını kaybettiği için terapiye giden kahramansa sen. Düşünmekten, hissetmekten kaçmak için tüm zamanını dolduran çoğumuz olabiliriz; ya da kaygının olmadığı bir yaşam fantezileri kuran... Belirsizlikle tetiklenen kaygılarını dindirmek için pandemiyi kontrol etmeye çalışan karakter de tanıdık geldi, değil mi? Kaygısıyla kovalamaca oynayan hakeza. ‘İyi hisset’, ‘daima mutlu ol’ baskıları altında sıkıştıkça daha da kaygılanan kimdi peki? Tabi ya, bizdik, hepimiz… ve fakat… elbet uçmayı öğrenecektik, güvenli rutinlerimizden kopma cesaretini gösterip hakiki özgürlüğümüze doğru; kaygımıza rağmen değil kaygımızla beraber…
‘Her kim ki doğru şekilde kaygılanmayı öğrenir, nihai olanı öğrenir.’ - Kierkegaard
Kaygıya bildiğimizin dışında bir yerden bakmak mümkündür belki; barışmak onunla… Öykülerin kaygıyla ilişkinizi dönüştürmesi, varoluş yolunuzda yeni anlamlara dönüşmesi dileğiyle..