Alev alev yanan bir ateşin başında, rahat olsun diye üzerine ağır bir örtü örtülmüş sıradan bir koltukta oturuyordu; ama titriyordu ve sanki iliğine kadar üşüyormuş gibi ateşin üzerinde duruyordu; ısıyı yakala- mak için uzattığı elleri ise morarmış ve zayıflıktan titriyordu.
Oda küçüktü ama rahat ve ev gibiydi. Zeminde parlak ve zevkli bir desene sahip olsa da ucuz, kaba bir halı vardı. Zarif bir şekilde işlenmiş bir bezle örtülü oval bir masa ortada duruyordu. Üzerinde parlak bir Japon abajuru olan güzel bir lamba vardı. Ayrıca seçkin ciltlerde birkaç kitap ve dikiş aletleriyle dolu zarif bir iş sepeti vardı. Birkaç resim— bazıları kalem ve mürekkeple, diğerleri boya kalemiyle yapılmıştı ama hepsi büyük bir yetenek ve incelik gösteriyordu sade çerçeveler içinde duvarlara asılıydı. Dairenin iki penceresi, koyu kırmızı renkli ağır per- delerin üzerine güzel, tertemiz muslin perdelerle kapatılmıştı; bir sedir ve iki üç sandalye ise odanın mobilyalarını tamamlıyordu.