Tükendi
Stok AlarmıSürekli değişimin yaşandığı günümüz dünyasında insan gitgide yalnızlaşmaktadır. 21. yüzyılın “haz ve hız çağı” olduğu kabul gören bir düşüncedir. Haz ve hız çağında her geçen gün yalnızlaşan insan çareyi terapist ve psikologlarda bulmaktadırlar. Benim psikologum diyor ki... türünden başlayan cümleleri sıklıkla sosyal medya ve televizyonlarda duymaktayız. Madde ile doyuma ulaşan insanın yaşamın mana ve anlam arayışları da hız kazanmaktadır. Deepak Chopra’nın kitaplarının Avrupa’da, Mevlana’nın kitaplarının ise Amerika’da çok ilgi görmesinin sebeplerinden birisi de Batı insanının mana ve anlam arayışında vardıkları sonuçları göstermektedir. Bu arayışın en önemli bulgularından biri de vicdandır. Sigmung Freud’un kişilik tipolojisinde süperegoya karşılık gelen vicdan, bireyin çocukluk döneminde çevrenin etkileşimiyle oluşan toplumsal yasakları ifade etmektedir. Gerek felsefe ve gerekse de inanç sistemlerinin sıklıkla işlediği kavramdır. Vicdan, insanın kendi hakikatini bulmasını, kendi içindeki tutarsızlıkları fark etmesini, iyi ile kötünün ayırt edilmesini sağlayan kendi içinde bulduğu ölçüttür. Bu ölçüt, insana ne zaman konuşması gerektiğini söyleyen, güzelden, haktan, samimiyetten, her daim doğrudan yana ve insanlık kıvamına ulaşan yoldaki en iyi arkadaştır. Bu arkadaş, zaman ve mekân ayrımı olmaksızın müşterek bir insanlık dilidir. Her bireyde doğuştan fıtri olarak var olan bu dil, anne sütüyle beslenen, çevreyle olgunlaşan ve aklın rehberliğinde kalbe yapılan yolculuktur.