Oğlum Kadir’im 22 yaşında. Üniversiteye gidiyor. Okumanın bilincinde olan, başarılı, hayatta bana destek olan, kardeşinin engelini kabul eden, kardeşini çok seven ve her derdime ortak olan Kadir’im benim. Anne olarak oğlumla gurur duyuyorum. Diğer oğlum Ferhat`ım canımın diğer yarısı…
Biz engelli anneler için hayat zor olsa da, yaşamayı hayatın güzelliklerini görmeyi bilmeliyiz. Hayatı zorlaştırmadan, zindan etmeden bir ucundan tutmalıyız. Çocuğumuz engelliyse biz de hayat yönünden engelliyiz. Bizler bunun farkındayız. İçimize kapanıp hayattan koparsak çaresiz ve güçsüz olur, hiçbir şey yapamayız.
17 Mayıs 2003 Cumartesi günü saat dokuzda hayatımda bir deprem oldu ki... Hayat arkadaşım, çocuklarımın babası, eşimi kaybettim. Ne yapacağımı bilmez bir halde iki çocukla öylece kalakalmıştım. Kadir’im sekiz yaşında, Ferhat’ım üç yaşındaydı. Eşimin ölümünden yirmi gün sonra Ferhat’ımın otistik olduğunu öğrendim. Bana bakıp yüzüme "Çocuğunuz ömür boyu iyi olmayacak, otistikler iyileşmez, üstelik zekâ yönünden de gelişmeyecek" diyen o doktoru oracıkta boğacaktım. Bir annenin yüzüne bu nasıl söylenir! Öyle bir şok geçirdim ki anlatamam.
Doktorların bizim hislerimizi anlamalarını, anlayışlı olmalarını, bir anne yüreğinin bu acıyı kaldıramayacağını bilmelerini isterim. Duygularımızı incitmeden nasıl hareket etmemiz gerektiğini anlatsalardı oğlumun engelini kabul etmem bu kadar uzun sürmeyecekti.