İçindeki ateş kül ediyordu Alper’i. Gece gündüz sevdiği kadını aklından çıkaramayan ve bu sayede işini bile kaybeden adam, kendini de kaybetmişti artık. O ıslak kayaların üzerinde denizin hırçınca dalgalanışını izlerken, sigarasını daha önce hiç çekmediği kadar çekti içine. Elleri titriyordu. Buz gibi bakan gözlerinin önünden hayatı akıp gidiyordu. Tekrar içine çekti son nefeslik sigarasını ve elini yakmak üzere olan izmariti fırlatıp atarak ayağa kalktı. Ölümün soğuk nefesi hiç bu kadar bedenini sarmamıştı. Kalbini sarıp sarmalayan imkânsız aşkı onu bu hale getirmişti. Eline silahını aldı ve ne yapacağını bilemez halde diz çöktü kayalıkların üzerine. Dilinde dolanıp duran tek bir cümle vardı.
- Ben bunu hak ettim.
- Ben bunu hak ettim.
- Ben bunu hak ettim…
“Ben bunu hak ettim,” diye sayıklamaya devam eden adam Şirin’in sesiyle irkilmişti.
- Bir katil elini kana bulayınca devamı gelirmiş derler. Tam da sana yakışacak tavırlar sergiliyorsun. Ama benim sevdiğim adam bu değil. Hadi indir şu silahını, ikinci defa katil olma.