… Sonra resimleri çıkardı tek tek. Sararmış, katlanmış resimleri… Adıgön’den, Unca’dan kalma çocukluk, gençlik resimlerini... Baba sağken, ana varken, vatandayken gülen çehrelerin resimlerine baktılar. Özbekistan’daki resimler de vardı ve bir yanı hep eksikti. Hatta Aybek babasının resmini bile gördü; dedesinin elinden tutmuş, bırakmaya korkar gibi, kenetlemiş kendini. Anlattı koca adam, nasıl geçtiğini bilemedikleri vakitler öğüttüler. Sonra bir daha içini çekti, göğsünden ulu çınarların yapraklarına rüzgâr vurmuş gibi sesler çıktı.
“Biz, soysuz bir harmanın savurduğu taneleriz.” dedi ve sustu.
Ahıska’dan başlayıp Azerbaycan’a uzanan, Karabağ’da savaşı, Hocalı’da soykırımı yaşayan, yine de dostluğa, sevdaya ve umuda dair sözleri olan insanların romanı.