Kentten çok uzakta; ulaşılması zor kayaların sonlandığı ormanda, hayal edilmesi olanaksız büyüklükteki susuz ağaçlarla çevrili eski bir kaleyi andıran bir palastı. Buraya sevgili ailemin benden tümüyle ümidini kestiği anda gelmiştim. Adım josef. Eğitimin ikinci yılıdı. Salvador Rosa`nın kasvetimizi onurlandıran eşsiz tabloları ve antik mobilyaların üstümüze çöken yıllanmışlığıyla dolu girift yıkımın bizi kendine çeken güzellikleri arasında ders işlemekteydik.
Bonham`ın intihar tutkusu onu titiz bir araştırmacı yapmıştı. hatta Parnassos`la inceledğimiz, hayranlıkla işçiliğine imrendiğimiz masif mobilyaların yanındayken o da bize katılıyor, hangi dönemde yapıldığına dair bilgi veriyordu. Yüzümüzde pembe bir renk , bakışlarımızda ışığın küçük bir yansıması vardı. Bu, okuldaki herkesin dikkatinden kaçmamıştı. Bunalımlarından yeni uyanmış, intihar düşleriyle yanıp tutuşan lim varsa sarsıtıcı, güçlü imgelerin ucundan yakaladığımız hayatı daha yaşanabilir kıldığımız o kalp ritimlerini merakla gözlemlemeye başlamıştırlar. Onlara göre nereden geldiği bilinmeyen bir karartı bedenlerimize üflenmişti ve bizler onların gözünde palasın düzenli işleyişini bozmaya çalışan bir tür ``Avatar``dık.