Ne günlere kaldık ne de günlerden geri! Sevdik veya sevildik ve bir de dönüp baktık ki; bir arpa boyu yol değil, aldığımız. Evet, yolumuz uzun ve dar vakit. Uğrayacağımız yerler ve ertelenmiş nice düşlerimiz var. Başla bir yerden diyorsun değil mi? Nereden ve nasıl başlayacağımı söylemeden! Nereden başlasam diğer yarım kalanlar paçandan asılacak. Şimdi vakit ömrün orta yerini çoktan geçti ve bu vakte kadar gelebildik. Bugüne kadar nasıl geldiysen öyle de olur diyeceksin de şimdiki esrik zaman rüzgârları ters yönden ve hiç beklemediğin bir yerden esiyor. Uçurtma misali rüzgâra direnen yükseklik kazanacak fakat rüzgâra direnecek o gücüm var mı, sor hele, gemisini kurtaran kaptan öyle mi? Orta yerde ne gemi ne de deniz var. Diyeceksin biliyorum karamsar zamanın hiç sesi gibi iç sesin! Bu kadar ses çıktığına bin şükür ediyoruz. Gardını almış boksör gibi ikinci yumrukta ipe tutunuyorum. Hayatın geri sayımı bu, araya buçuklar sığdırmaz o, iki buçuk, üçe varmaya çocukluk günlerimizde kaldı maalesef. Bu hayatın vicdanı çocukların vicdanı değil ki ağlayınca elinin tersiyle silince geçsin. Senin hâlin nicedir kendimi anlatmaktan senin neler yaşadığını soramadım. Biliyorum seni ve ne diyeceğini, yine de sorayım, inan sormak için sormuyorum, seni çok merak ettiğim için soruyorum; “bir dokun, bin ah işit” deme sakın! Herkesin kendine göre bir derdi var. Bir gün iki çay şekersiz sohbetimizde dinlemek istiyorum. Yine dönüp dolaşıp gelelim tilkinin dönüp dolaşıp samanlığa geldiği gibi her şeye rağmen hayat devam ediyor kısmına. Zaten başka bir tesellimiz de yok! Olsun sen varsan her şey var, sen yoksan zaten hiçbir şey senin değil. O vakit gözlerin diyorum gözlerin, bende iyi ki varsın kısmına çoktan geldin de bilmiyorum ki sende iyi ki miyim? İyi kimsin İyi kimsin diyorsun, umarım öyleyimdir.”