Balzac’ın 1836 yılında yayımlanan fakat yeterince ilgi görmeyen, üzerinde en çok çalıştığı ve *en kusursuz romanım* dediği eseri, romantizm ile realizmin etkileyici harmanlanmasıyla kaleme alınmıştır.
Aristokrat bir aileden gelen Felix de Vandennesse; aile sevgisinden yoksun, otoriter bir ortamda yetişmiştir. Babası, Felix’i Tours’a çağırır. Katıldığı bir baloda gördüğü Henriette’nin güzelliği karşısında büyülenir ve uzun süre onu unutamaz. Tesadüf eseri Indre Vadisi’nde Felix, Henriette ile tekrar karşılaşır. Henriette’nin güzelliğini vadinin adı ile özdeşleştirir. Henriette de en az *Zambak Vadisi* kadar saf ve güzeldir.
Mutsuz bir çocukluk geçirmiş olan Felix ile mutsuz bir evliliği olan Henriette, ortak bir noktada buluşurlar. Bir yanda Felix’in aşkı, diğer yanda Henriette’nin eşine ve çocuğuna asla ihanet etmeyi düşünmeyen duygularıyla, akıl ile yürek arasındaki savaşa şahit oluyoruz. Bu acıklı ve imkânsız aşk öyküsünün arka planında, Balzac’ın bütün eserlerinde görüldüğü gibi, 19. yüzyıl Fransız toplumunun yapısı, dönemin sosyal ve siyasal atmosferi yer alır.