Dünya ve ahirette, belki de bütün hallerin en yücesi, insanın kendi benliğini tamamen Allahu Teâlâ`nm zikrine vermesidir. Ta ki, Allahu Teâlâ`dan başka her şeyden habersiz kalmalı. Onda, Allahu Teâlâ`dan gayri hiçbir şey mevcut olmamalıdır. Bu dereceye ermek de uzletle meydana gelir. Başka bir şeyle hâsıl olmaz. Çünkü Allahu Teâlâ`dan başka her şey, kişiyi Hak Teâlâ`dan alıkoyar. Allah`ı düşünmekten uzaklaştırır. Ancak halk arasında bulunup da Hak ile olup insanları yokmuş sayan kişiler onlardan ayrıdır. Bunlar da peygamberlerdir. Buna örnek, Resûl-i Ekrem`dir ki, peygamberliğinin ilk günlerinde uzlet köşesini seçmiş ve Hirâ Dağı`ndaki mağaraya çekilmiştir. Halktan da ilgisini kesmiştir. Bu hal peygamberlik nuru kuvvet buluncaya kadar sürmüştü. En son o dereceye erişmişti ki, vücudu halkla, fakat kalbi Hak ile oldu.