İbnü’l-Arabî, *Allah’a giden yol çok kısadır, lâkin biz görelim diye uzatılmıştır.* der. Yol kısadır, çünkü O (c.c) bize şah damarımızdan daha yakındır. Uzatılmıştır, çünkü O’na (c.c) ulaşabilmek ve insan olabilmek için bu yolda yürümemiz gerekmektedir. İşte *Şems’in Dili Mevlânâ’dan İbnü’l-Arabi Şarihesi Sittü Acem’e ve Türkiye’de Kadın Velîlere* ithafıyla başlayan bu eserde; her dönemde hak yolda yürüyüp *er* makamına ulaşmış kadın yahut erkek zatlar tarafından bu yolun bizim için aydınlatılmış olduğunu görmekteyiz.
Eserin ilk bölümünde Şems’in dile getirdiği sırlar, Hz. Mevlana’nın İslam dışındaki dinlerin sâliklerine yaklaşımı ve hoşgörüsü, onları İslâm’a çekme gayesi, Mevlevîliğin Sultan Veled kolu ve ilk dönem Mevlevîliğinde tasavvuf eğitimi gibi konular ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise tasavvuf tarihinde ilham veren ve halleriyle etkileyen hanım halîfe ve şeyhler, İbnü’l-Arabî’nin aile ve ilim çevresindeki kadınlar, İbnü’l-Arabi’nin kadın şârihesi Sittü Acem, Türkiye’de kadın velîler ve türbeleri gibi konular yer almaktadır.